Boğazına kadar kumara batmış, iddia, şike, zorbalık, kumpas, hak ihlali ve bir sürü kirli işle özdeşleşmiş ve bu pisliklerin rantını yiyen büyük köpek balıklarının dişlerinden bir türlü kurtulamayan Türk Futbolu...

Kulüpleri çiftlik gibi yönetip, milyonlarca dolar borçlandırıp ortadan kaybolan ve asla hesap vermeyen simsar yöneticiler...

Kimlere nasıl aktarıldığı belli olmayan, imza parası, gönül alma parası, olmayan markaların sponsorlukları ile kasalara giren siyah paralar...

Trabzon'da dövülen hakeme, kurşunlanan Fenerbahçe otobüsüne, kurşunlar kimseyi öldürmediği ve bir çoğumuzun da rakip olarak gördüğümüz için sessiz kalışımız!

Asgari ücretinden tasarruf edip maça gelen garibanın cüzdanından beslenip, sıra vergi ödemeye gelince hükümet kapılarında vergi sildirmek için kedi gibi miyav miyav dolanan kulüpler...

Hiçbir yetkinlik ve liyakata bakılmaksızın adamcılık sistemiyle Federasyonu işgal eden onun bunun adamları...

Buraya yazamayacağımız bir sürü pislik daha...

Tüm bu kaotik, düzensiz ve ahlaksızlıkların doğuracağı tek şey şiddettir. Ve maalesef artık bunu da yaşadık. Ankaragücü Rizespor maçının sonunda Ankaragücü başkanı Faruk Koca maçın hakemi Halil Umut Meler'e yumruk attı. Yaşanan bu olay elbette çok üzücü ve dramatik bir olaydır. En üst perdeden kınanması ve cezalandırılması gereken bir vakadır bu. 

Ancak bu tür olayları tetikleyen usulsüzlükleri, güvensizlikleri ve kayırmacılığı ortadan kaldırmadan, sürekli kınamalarla yola devam edersek bu olaylar da mütemadiyen yaşanmaya devam eder. İşte o zaman kınamakla kurtaramayacağımız noktaya gelince de, ülkece kına yakarız bir yerlerimize...

Bu atılan çirkin yumruğu bir milat sayarak çok radikal kararlar almalıyız. Önümüzde çok önemli bir İngiltere örneği var. 80'li yıllarda İngiltere futbolunda şiddet ve holiganlık almış başını gidiyordu. 1985 yılında Juventus’la Liverpool arasında oynanan Şampiyon Kulüpler Kupası final maçı öncesi Heysel Stadı’nda 39 kişinin ezilelerek ölmesi holiganizmin en büyük trajedilerinden biri oldu. Yine 1985 yılında Luton ile Millwall’in karşılaştığı maçta çıkan yangında 56 kişinin hayatını kaybetmesi ve 1989 yılında FA Cup yarı final maçında 96 Liverpool taraftarının ezilerek ölmesi İngiliz futbol tarihine kara bir leke olarak geçmişti.

Tüm bu olaylardan önemli dersler çıkaran İngiltere, ligleri profesyonelleştirdi ve tüm kulüplere şirket olma şartı getirdi. Asker, polis, hükümet ve federasyonla işbirliği yaparak çok ağır yaptırımları devreye soktu. Bugün dünyanın en iyi ligi olarak bildiğimiz Premier Lig, bundan 45 sene önce tam bir insan mezbahahanesiydi.

En azından bizim şu anki durumumuz o kadar da vahim değil. Asla hoş göremeyeceğimiz, nefretle kınamamız gereken o yumruk belki de daha büyük olayların önlenmesine yardımcı olacak. Elbette ders alırsak...

Hakem Halil Umut Meler'e geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. 

Bir musibet, bin nasihatten iyidir!

Bu da bize bir nasihat olsun!