Köşe yazarı
Engin Altunoğlu

MESELE KADINI KORUMAK MI, AİLEYİ ÇÖKERTMEK Mİ?


MESELE KADINI KORUMAK MI, AİLEYİ ÇÖKERTMEK Mİ?
Saat: 14:09 Tarih: 31/03/2023 Tarih: 31/03/2023

Kadın ve şiddet kelimesinin aynı cümle içerisinde en çok kullanıldığı ülke Türkiye'dir desem sanırım hiç kimse itiraz edemez.


Bunun birçok nedeni olmakla birlikte en büyük nedeni bu konunun günümüzde son derece politize edilmiş olmasıdır.


Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan'ın 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesi yasası ile ilgili çıkışından sonra konu hakkındaki tartışmalar da yeniden alevlendi.


Günümüz dünyasında insanlık cinsiyetlere yaklaşım konusunda hala net bir tavır takınabilmiş değil. Bir yandan LGBT'yi, bir yandan aileyi, bir yandan da kadını korumaya çalışan akıl aynı akıl. 


Kendi içerisinde bile bunca çıkmaz sokağa ve çelişkiye sahip olan bu konu elbette insan türünün sağlıklı devam edebilmesi için çok önemli. Türün devamı, kadın ve erkeğin bir arada ve barışık kalabilmesine bağlı. 


İyi niyetle ve bir tarafı diğer tarafın baskısından korumak adına yapılan bazı düzenlemeler insanın içerisinde barındırdığı saldırganlığı tetiklemeye yol açabiliyor kimi zaman.


Konu bilimsel ve kültürel anlamda ele alındığı ve etraflıca değerlendirildiği zaman iki cinsiyet arasında korumak ve desteklemek amaçlı bile olsa, bir tarafa pozitif ayrımcılık yapmak diğer tarafta cinsiyet ırkçılığına yol açıyor ve şiddeti tetikleyen bir unsura dönüşüyor.


İslam Medeniyetinin en değerli varlığı olarak gösterilen ve ayağının altına cennet konulan kadının yine bir islam ülkesinde şiddete uğraması bir garabet elbette. Bu konu ayrı bir tez konusu...


Ancak bugün kadın hakları üzerinden kendilerine politik bir alan açmaya çalışan ve bu konu hakkında hiçbir sosyolojik, kültürel ve bilimsel veriye dayanmadan miting miting dolaşan bir güruh var ülkede.


Yukarıda bahsettiğimiz LGBT hezeyanını da, kadını da, aileyi de aynı anda sözümona bu tayfa koruyor! Yani bunlar, kurdu, kuzuyu ve otu aynı kafese koyuyorlar ama bu onlar için bir şey ifade etmiyor!


Bu güruh, bu ülkede kızların başlarındaki örtü devletin polisine çektirilirken neredeydiler?


Bu tayfa, üniversite kapılarında köpek kulübeleri gibi başörtü çıkarma kulübeleri kurulurken neredeydiler?


Bu arkadaşlar, kızlarımız ikna odalarında Nazi tarzı sorgulanıp ikna edilirken neredeydiler?


Bu arkadaşlar, bir dekan başörtülüleri 'örümcekler, yozlaşmış ikinci sınıf insanlar' olarak tanımlarken neredeydiler?


Bu arkadaşlar, HDP binalarından ilkokul çağındaki kızlarımız PKK elebaşlarının sofralarına meze yapılmak üzere dağa kaldırılırken neredeydiler?


İster kadına karşı, ister erkeğe karşı, ister çocuğa karşı işlenmiş olsun, bu suçların hepsi insana karşı işlenmiş suçlardır! Kadını erkekten, erkeği de kadından uzaklaştırmak da bir çözüm değil, yangına körük tutmaktır.


Yapmamız gereken şey, kadını ve erkeği birbiriyle barışık tutacak düzenlemelerdir. Elbette somut deliller ışığındaki beyanlar esas alınmalıdır. Ama dünyanın hiçbir anayasasında hiçbir kanıta ve tanığa gerek kalmaksızın bir kişinin  beyanı esas alınarak karar verilemez!


Erkeği ve kadını ayırmaya yönelik atılan her adım insan türünün temeline konulmuş bir bombadır. Bu konuyu siyasete alet edenler ve sözde kadını koruduğunu söyleyerek kadını yalnızlaştıranlar insanlığa en büyük kötülüğü yapmaktadır.

Kadın annedir!

Kadın abladır!

Kadın ninedir, teyzedir, haladır!

Kadın insanın hamurudur!

Tüm bunlar ise erkekle kadının kutsal birleşmesi olan aile ile mümkündür!

Yorum yaz