Askeri ve kanlı bir darbenin, sosyo siyasi amaçlı adıdır bu tarih. 

12 Eylül darbesi, sosyolojik bedeli hâlâ ve ağır ödenen tarihi bir travmadır. 

Birilerinin ve bir yerlerin, iktidar hırs ve heveslerinin kurbanı bir kuşağın serüvenidir 12 Eylül. 

Kurtuluş harbinde, Türkü, Kürdü, Çerkezi, Lazı, Arnavudu, Alevisi ve Sünnisiyle, yedi düvele meydan okuyan; tarih boyu barışın, huzurun, adâletin ve emniyetin, mimarı ve mihmandarı olmuş Büyük Türk Milleti emperyâl ve emperyalist devletlerin ve odakların hedefi olmaya hâlâ devam ediyordu. 

Kurgulanmış, sinsi, siyasi ve şeytani bir plan, vatanın ortak kurtarıcıları, Cumhuriyetin ortak kurucuları olan bu milletin evlatlarını kamplara bölmüş, ötekileştirmiş ve bir birine düşürmüştü. 

Fikirleri ve yöntemleri farklı olsa da, idealist gençlerin dilleri ve dertleri Cumhuriyet Türkiye'sinin bağımsızlığından başka bir şey değildi. 

Harici etkilere ve telkinlere açık ve müsait olan gaflet ve dalalet içindeki dahili sözde zinde ve aydın odaklar, teşvik ve tahrikleriyle bir birlerine kırdırdılar idealist Türk gençlerini. 

Darbe Cunta yönetiminin, 'Bir sağdan bir soldan' garip ve talihsiz bir gerekçeyle tutuklu gençleri idam kararları tarihe bir kara leke olarak geçmiştir. 

Yunanistan'ın NATO'ya geri dönmesinden, 24 Ocak ekonomik kararlarına, 28 Şubat Post-modern darbesine, cemaat ve tarikatların bu denli büyümesi ve etkili olmasına kadar iç ve dış bir takım değişme ve gelişmeler 12 Eylül darbesinin bir ürünüdür demek abartı olmaz. 

Bugünün, siyasileri, aileleri, aydınları ve gençleri o günlerin acı veren olaylarından ders almalıdır. 

Hiçbir gerekçe, birlik, dirlik ve beraberliğimizden daha önemli değildir. 

Yaşanarak alınan her ders, yaşanacak olumsuzluklar için bir tedbirdir.